ABD’nin yeni gümrük tarifeleri, dev markaların Asya’daki üretim merkezlerine adeta darbe vurdu. Giyim endüstrisinin ağır topları üretim merkezlerini yeniden konumlandırmayı değerlendirirken, durumun Türkiye için fırsata dönüşmesi an meselesi. Ancak sektör temsilcilerine göre bu tablo, fırsatlar kadar ciddi tehditler de barındırıyor.
ABD’li markalar yüksek tarife kıskacında
Amerikan Giyim ve Ayakkabı Derneği’nin (AAFA) verilerine göre, ABD’de satılan giysi ve ayakkabıların yaklaşık yüzde 97’si Asya ülkelerinden ithal ediliyor. Adidas, Levi’s, H&M, Zara, Gap, Under Armour, Puma, Tommy Hilfiger, Calvin Klein ve Lululemon gibi dev markaların üretimlerinin büyük kısmı Çin, Vietnam, Kamboçya, Bangladeş ve Endonezya’da gerçekleşiyor. Ancak Trump yönetiminin yeni tarifelerine göre Çin’den ithal edilen ürünlere yüzde 104, Vietnam’dan yüzde 46, Kamboçya’dan yüzde 49, Bangladeş’ten yüzde 37 ve Endonezya’dan da yüzde 32 ek vergi alınacak.
Dev markalar için kriz geniş tedarik zincirleri sayesinde yönetilebilir görünse de tablo küçük üreticiler için daha da karanlık. Tarifeler nedeniyle büyük zarara uğrayan New York merkezli sırt çantası üreticisi Day Owl bir çözüm bulunmazsa 30 gün içinde şirketi kapatacaklarını açıkladı.
Türkiye’ye yönelim mümkün mü?
ABD’li markaların üretim üslerini yeniden yapılandırması beklenirken, yüzde 10’luk tarife diliminde yer alan Türkiye bu noktada güçlü bir alternatif olarak dikkat çekiyor.
Ancak Giyimkent Yönetim Kurulu Başkanı Muzaffer Cevizli, ilk bakışta avantaj gibi görünen bu durumun uzun vadede Türkiye’nin aleyhine işleyebileceğini belirtiyor.
Fırsatı değerlendirmek için yapısal reform şart
ABD’ye ürün gönderemeyen Çin, Hindistan ve Vietnam gibi ülkelerin rotayı Avrupa Birliği’ne çevireceğini belirten Cevizli, AB’nin en büyük ihracatçısı olan Türkiye’nin pazar payının azalacağına işaret ediyor. Türkiye’deki enerji ve işçilik maliyetlerinin yükselmesi, navlun ücretlerinin artması ile tekstil sektörünün hali hazırda zor durumda olduğunu belirten Cevizli, durumun avantaja çevrilmesi için yapısal reformların hızla hayata geçirmesi gerektiğini söylüyor.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Öksüz de durumun dolaylı yoldan Türkiye’ye avantaj sağlayacağı görüşünde.
Kur ve pahalılık işi zorlaştırıyor
Trump’ın ilk başkanlık döneminde ABD ve Türkiye arasındaki ticaret hedefinin 100 milyar dolar olduğunu, karşılıklı anlaşmalar ile bazı sektörlere öncelik tanındığını hatırlatan Öksüz, benzer bir tercihli ticaret anlaşması ile ticaretin hızla gelişebileceğine dikkat çekti.
Öte yandan Öksüz, döviz kurundaki oynaklık ve Türkiye’deki pahalılık nedeniyle bu avantajı kullanmanın zorlaştığına da işaret ediyor.
Destek olursa 5 milyar dolarlık ek ihracat mümkün
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Toygar Narbay da Türkiye’nin konumu, üretim altyapısı ve lojistik avantajlarıyla bu süreci iyi değerlendirebileceğini belirtiyor:
“Kamu destekleri sağlanırsa hazır giyimde 5 milyar dolarlık ek ihracat ve 145 bin kişilik ek istihdam yaratabiliriz” diyen Narbay, bu kapsamda kur dönüşüm desteğinin yüzde 2’den yüzde 10’a çıkarılmasını, Eximbank desteklerinin artırılmasını, faiz oranlarının düşürülmesini ve teminat mektubu süreçlerinin kolaylaştırılmasını öneriyor.
Bir Cevap Yaz