Müjde DEMİR-MERSİN
İklim değişikliğiyle birlikte hızla artan küresel ısınma, kuraklığı kaçınılmaz hale getiriyor. Her 10 bin yılda bir yaşanan doğal ısınma-soğuma döngüsü bu kez insan etkisiyle hızlandı ve tehdit boyutuna ulaştı. Özellikle Akdeniz Bölgesi; yağış azlığı, su kıtlığı, kuraklık ve deniz seviyesindeki artışlarla karşı karşıya. Konuyla ilgili DÜNYA’ya konuşan Mersinli yetkililer, bölgedeki tarım rekoltesinin düştüğünü, hastalıkların arttığını ve geleneksel üretim şekillerinin yetersiz kaldığını söyledi.
“Yeşil dönüşüm artık ertelenemez”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, “Sanayi, tarım, turizm ve lojistik gibi tüm sektörler doğayla uyumlu hale gelmeli. Kimyasal kullanım azaltılmalı, sanayi atıkları arıtılmalı, karbon salınımı düşürülmeli ve yeşil enerjiye geçiş hızlanmalı” diyerek, yeşil dönüşümün artık ertelenemeyecek bir zorunluluk olduğunu vurguladı. Ulusal ve bölgesel planların kâğıt üzerinde kalmaması gerektiğini belirten Çakır, su savaşlarının, çok daha yıkıcı olabileceğine dikkat çekti.
2025 yılını yeşil dönüşüm yılı ilan ettiklerini anımsatan Çakır, “Tarımın merkezi konumunda olan bir il olarak şimdiden Mersin Tarım Teknoparkımız çatısı altında, üniversitelerimiz ve bitkisel üretim araştırma enstitülerimizle daha az su gerektiren yeni ürün desenleri çalışmalarına başladık. “Küresel İklim Değişikliğine Adaptasyonda Bitkilerin Sesine Kulak Ver” bu çalışmaları kapsayan önemli projelerimizden biridir. Avrupa Dijital İnovasyon Merkezi- ADİM, bu hedeflerin en önemli ağıdır. MTSO olarak, hem fon almaya hem de ADİM – Avrupa Dijital İnovasyon Merkezi unvanını almaya hak kazanan Türkiye’deki 5 konsorsiyumdan biri olduk. MTSO bu beş konsorsiyumdan biri olan; AGRİNOVATE çatısı altında, tarım sektöründeki dijital ve yeşil dönüşümünde ve kuraklık sorununda, Mersin olarak başarı hikayesi yazacağımıza inanıyorum” dedi.
“Ciddi bir su sorunuyla karşı karşıyayız”
Tarsus Ticaret Borsası Meclis Başkanı Murat Kaya da son dönemde birçok bölgede yaşanan su sorununun bölgede de kendisini göstermeye başladığına işaret etti. Murat Kaya, “Bugün bizler Türkiye’nin en verimli topraklarından birine sahip Çukurova bölgesinde yaşıyoruz. Çukurova bölgesinde de önümüzdeki günlerde bizi çok ciddi bir su sıkıntısı bekliyor. Barajlarda çok ciddi su sıkıntıları var. İsraftan kaçınmazsak önümüzdeki günlerde çok ciddi bir su sıkıntısı ile karşı karşıya kalacağız” dedi.
“Suya olan ihtiyacımız artacak”
Tarsus Ticaret Borsası Başkan Yardımcısı Kemal Süheyl Batmaz ise Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2024- 2025 yılı son 5 aya ait verilerine göre, ülkede yağışların azaldığını, sıcaklığın artmasıyla kuraklık riskinin arttığını kaydetti. Batmaz, “Bölgemizin su yılı yağışı 282.2 mm, normali 443.8 mm ve 2024 su yılı dönem yağışı 401.9 mm’dir. Yağışlarda normaline göre yüzde 36, 2024 su yılı dönem yağışına göre yüzde 30 azalma gerçekleşti. Uzmanlar, olası kuraklığa karşı acil önlemler alınması gerektiğini vurgulamaktadır. Üyelerimiz de suya erişim konusundaki sorunları giderek daha fazla dile getirmektedir. Bölgenin su varlığı ve tasarrufu ele alınmalı, suya uygun tarım yapılmasının önemi öne çıkarılmalıdır. Özellikle tropikal ve subtropikal bitki üretiminde, su tüketimi yüksek ve düşük ürünler arasında bir denge kurulması önem arz etmektedir. Bölgemiz, hızla kurak bir kent haline gelirken, uzun vadeli yatırımlar gerektiren su tüketimi yüksek ürünlerin üretimini stratejik bir bakış açısıyla değerlendirmeliyiz. Suya göre üretim planlaması, bölge tarımı için kritik bir konudur. Doğru bir planlama ile hem su kaynaklarını koruyacak hem de üreticinin ekonomik sürdürülebilirliğini sağlayabiliriz” diye konuştu.
“Küresel iklime göre tarım planlaması şart”
Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, küresel iklim değişikliğinin etkilerinin Türkiye’de ve özellikle Mersin bölgesinde ciddi şekilde hissedildiğini belirterek, su krizine karşı tarımda yeni bir yol haritası oluşturulması gerektiğini vurguladı. Son 4-5 yıldır yağmur ve kar yağışlarının azalmasının su kaynaklarını olumsuz etkilediğine dikkat çeken Yılmaz, “Bu yıl kar neredeyse hiç yağmadı, barajlarımız dolmayı bırakın, ihtiyaç duyulan seviyelere bile ulaşamadı. Yağmur yağıyor ama düzenli değil; sel, don ve dolu gibi felaketlerle birlikte geliyor, tarıma büyük zarar veriyor” dedi. Bölgenin büyük oranda sulu tarıma dayandığını hatırlatan Yılmaz, mevcut iklim koşullarına uygun, suyu daha az tüketen ürünlere yönelmenin önemine dikkat çekti. “Limon ve portakal gibi suya yoğun ihtiyaç duyan ürünler yerine, mısır, nohut ve ejder meyvesi gibi alternatiflere yönelmeliyiz. Bu değişim hem su tasarrufu sağlar hem de üreticiyi korur” diye konuşan Yılmaz, Mersin’de vahşi sulama yöntemlerinin büyük oranda terk edildiğini de belirterek, ülke genelinde bu konuda daha fazla denetim ve yönlendirme yapılması gerektiğini söyledi.